Türkiye ekonomisi finansal olarak da dünya ekonomisiyle tam entegre olmuş durumda. Bu da ülkedeki zengin ve varlıklı kesimlerin ellerindeki sermayenin bir kısmını kolaylıkla yurtdışı yatırımları için kullanmaları sonucunu veriyor. Son dönemde özellikle yurtdışı borsalara ve kripto varlıklara yatırımın kolaylaşmasının da bunda etkisi olduğu düşünülebilir. 2000 sonrası döneme bir bütün olarak baktığımız zaman her 100 dolarlık dış sermaye girişine karşı yurtiçinde yerleşiklerin ortalama 26 doları yurtdışına çıkardığını görüyoruz. 2014-2024 arasında ise ülkeye giren her 100 dolarlık dış sermaye yatırımına karşılık ortalama 44 dolarlık bir çıkış var.
Author: ozgurorhangazi
Şimşek “programı”nda sona doğru (mu?)
Şimşek "programı" başarılı mı başarısız mı? Şimşek "programı"nda sona yaklaşıyor muyuz? 2001 ile bugün arasındaki benzerlikle ve farklılıklar neler?
Sefalet ya da Sefalet: Sermayenin Asgari Ücret Programı
Sermaye cephesi güçlü, birleşik ve kararlı. Bu cephe, önüne geleni, emekçiyi, emekliyi, küçük çiftçiyi, doğayı, çevreyi, yeraltı ve yerüstü tüm zenginlikleri yutmakta kararlı.
Prof. Dr. Aziz Konukman’a Armağan: Türkiye Ekonomisinin Serencamı
Türkiye ekonomisinin dünya ekonomisine entegrasyon biçimlerini sorgulayan, planlı, dengeli ve eşitlikçi bir büyüme perspektifine yönelik politikaların geliştirilmesi ve geniş destek bulması için bir süre daha bekleyecek gibi görünüyoruz. Orta ve uzun vadede dış sermaye girişlerine olan bağımlılık, yüksek ithalat oranları, sanayide düşük verimlilik, düşük teknolojili emek yoğun üretim, tarımsal üretimdeki gerileme, gelir ve varlık eşitsizliği, yoksulluk gibi sorunları ele alan bir politika çerçevesinin ortaya çıkma olasılığı şu an için ufukta görünmemektedir. Türkiye kapitalizminin yapısal sorunlarının bedelini emeğe ödeten mevcut programlara alternatif olarak, yapısal sorunları çözmeye yönelik, emekten yana ve eşitlikçi ekonomi politikalarının tasarlanıp uygulanması mümkündür. Ancak bunun gerçekleşmesi için, bu politikaları talep eden ve destekleyen güçlü bir toplumsal ve siyasal dinamiğin varlığı gerekmektedir. Dolayısıyla, sorun sadece “rasyonalite” veya “liyakat” değil, aynı zamanda politik güç meselesidir
Cari açıkta dengelenme ya da yabancının getirdiği döviz nereye gidiyor?
2024’ün ilk 9 ayında yurtiçinde yerleşikler mevduat, portföy yatırımı ve doğrudan yatırım kanallarından 29,8 milyar dolar yurtdışına çıkarmış. Yani Şimşek’in yüksek faizler ve çeşitli taahhütlerle ülkeye çektiği dövizin yarıdan fazlası Türkiye’den sermaye çıkışını finanse etmiş. 2024'ün ilk 9 ayında yurtdışına yaklaşık 21.5 milyar dolar kâr payı ve faiz ödemesi yapılmış. Aynı dönemde Türkiye'ye giren toplam dış sermaye 51.8 milyar dolar. Yani ülkeye giren yabancı sermayenin yaklaşık yüzde 40'ını kâr payı ve faiz ödemesi olarak geri vermişiz!
Enflasyon meselesi üzerine birkaç not – 2
Türkiye’de genel ücret seviyesi de geniş kitlelerin alım gücü de halihazırda hayli düşürülmüş durumda. Şimşek’in dezenflasyon programı ise çalışanlara 2025’te sadece beklenen enflasyon kadar ücret artışı yapılmasını savunarak bir anlamda “reel gelirlerinizde yaşanan düşüşün kalıcı olmasını kabul edin, bu enflasyon meselesi sulh içerisinde çözülsün” demeye getiriyor.
Enflasyon meselesi üzerine birkaç not – 1
“İrrasyonel” politikalar enflasyonu azdırarak reel ücretleri baskılarken “rasyonel” politikalar dezenflasyonu bahane ederek reel ücretleri baskılamaya çalışıyor. Kısacası, ücretlerde geçmiş enflasyon kadar artış yapılmaması çabası, Şimşek politikalarının da ücretleri bastırma konusunda Nebati politikalarıyla bir süreklilik içerisinde bulunduğunu yeniden gösteriyor.
Türkiye ekonomisinin havuz problemi *
Havuzun deliklerini kapamadan daha fazla su doldurmaya çalışmak ne geçmişte işe yaradı ne de şimdi yarayacak. Evet, akan su bollaştığında geçici rahatlama ve refah dönemleri yaşanıyor olsa da bunu su kaçıran deliklerin genişlemesi ve su akışının yavaşlaması izliyor.
“Kamuda tasarruf”un arkasında yatan gerçek
Yüksek faiz, ücretlerin baskılanması ve kamu harcamalarının azaltılması politikalarını enflasyonun düşürülmesi adına savunan iktisatçıların bir düşünce tembelliği içerisinde olduğu söylenebilir. Ancak mesele bununla sınırlı da değil. Çünkü bu politikaların hem ideolojik bir yanı hem de değer üretimi ve bölüşümü ilişkilerine doğrudan ve dolaylı müdahale eden yanları mevcut. Başka bir şekilde ifade etmek gerekirse, karşı karşıya bulunduğumuz program, nihayetinde, ülke kaynaklarının bir avuç finansal spekülatöre aktarılması ve ülkenin ücretli çalışanlar ve emekliler için bir cehenneme çevrilmesi programıdır.
184 milyar dolar nerede?
Son 3 senede Türkiye’ye toplam 184 milyar dolarlık bir döviz girişi Ödemeler Dengesi istatistiklerinden takip edilebiliyor. Peki bu 184 milyar dolar nereye gitti?







